Varis Ağrıları İle Yaşamaya Mahkum Değilsiniz!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Yiğit Tanrısever,  varis hastalıkları tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Eylül 2021 tarihinden itibaren Düzce Üniversitesi Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’nde hasta kabulü yapan Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Yiğit Tanrısever,  özellikli ilgi alanlarının koroner arter bypass cerrahisi, kalp kapak hastalıkları cerrahisi, Periferik Arter hastalıklarına cerrahi ve endovasküler olarak yaklaşım, kronik böbrek yetmezliği olan hastalarımızın fistül ve kateter ihtiyaçlarının karşılanması,  kozmetik ve fonksiyonel varis tedavileri olduğunu belirtti. Varis ve tedavisi hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Tanrısever, varisi en basit tabiriyle bacaklardaki toplardamarların genişlemesi ve görünür hale gelmesi olarak tanımladı.

Varislerin oluşum mekanizmasını anlamak varislerin tedavi sürecini ve ilerlemesini engellemek adına çok önemli olduğunu vurgulayan Öğretim Üyesi,  “Toplardamarlar bacaklarımızdan geri dönen kanı yer çekiminin tersi yönünde  kalbe taşıyan damarlardır. Bu damarların içindeki akımın yukarı doğru devam edebilmesi ve aşağıya göllenmemesi için toplardamarımızın içinde kapaklar vardır. Bacak kaslarının kasılması ile kalbe dönen kan kapakların da yardımı ile tek yönlü olarak kalbe doğru ilerler. Ancak damarlar çok fazla genişlediğinde kapakların uçları birbirinden uzaklaşır ve kanın aşağı doğru kaçışı engellenemez. Kapaklarda hasar oluştuktan sonra kanın yer çekimi etkisi ile aşağı yönde basınç oluşturması ile yüzeysel toplardamarlarda genişlemeler yani bacak varisleri meydana gelir.” dedi.

“Yaş İlerledikçe Varis Görülme Riski Daha Da Artar”

Varisin, toplumda 20 ila 70 yaş arasındaki insanlarımızın neredeyse yüzde 50’sinde bulunduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Tanrısever, “Yaşı 70’in üzerindeki hastaların yüzde 70 ila 80’inde varis görülme oranı mevcuttur. Yani yaş ilerledikçe varis görülme riski daha da artar. Özellikle kadınlarda varis görülme sıklığı daha fazladır. Kadınlarda sık görülme nedeniyse hormonların etkisi ve gebeliktir. Gebelikte kadınlarda meydana gelen hormonal değişiklikler, artan sıvı miktarı ve gebelik sırasındaki bebeğin karın içinde yaptığı baskı, toplardamarlarda basıncı artırarak varis oluşumuna neden olmaktadır. Hormonlar, aynı zamanda toplardamarların bağ dokusunu gevşeterek varis oluşumunda etkili olurlar.” şeklinde konuştu.

“Varislerin Çoğu Çıplak Gözle Görülebilir; Ancak Bunlar Buzdağının Sadece Görünen Kısmıdır!”

Varis hastaları çoğunlukla damarları ciltten gözle görülür hale gelince kendilerine başvurduklarını ifade eden Öğretim Üyesi, “ Kan kaçağı (reflü) sonucu oluşan varislerin çoğu çıplak gözle görülebilir; ancak bunlar buzdağının sadece görünen kısmını oluşturur. Kapak yetmezliği sonucu varise neden olan damarlar, yani olayın esas nedeni olan ana damarlar çıplak gözle görülemez ya da elle yapılan muayene ile anlaşılamaz.” ifadelerine yer verdi.

“Her Varis Hastası Mutlaka Önce Renkli Doppler Ultrasonografi İle İncelenmeli”

Gözle görünmeyen damarların ancak “Renkli Doppler Ultrasonografi” denilen özel bir ultrason cihazıyla görüntülenebileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Tanrısever,  “Bu cihazla ayrıca cildin alt kısımlarında yer alan ve çıplak gözle görülemeyen varisler ile bacağın atardamar ve derin toplardamar sistemi de görüntülenir. Bu nedenle her varis hastası mutlaka önce renkli Doppler Ultrasonografi ile incelenmeli, hastalıklı damarlar tespit edilerek bir yol haritası belirlenmelidir. Medikal veya cerrahi tedavi planı da bu ultrasonografi sonucuna göre belirlenmelidir. Renkli Doppler Ultrasonografi mutlaka deneyimli bir hekim tarafından ve ayakta iken yapılmalıdır, çünkü varis hastalığında yanlış ya da yetersiz tedavilerin en önemli nedeni renkli Doppler Ultrasonografi tetkikinin yanlış yapılması ya da yorumlanmasıdır.” dedi.

“Varis Tedavisine Erken Başlanması Çok Önemlidir”

Varisin belirtilerini sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Tanrısever, “Bacak damarlarının gözle görülür şekilde belirginleşmesi, ilerlemiş şekliyle damarların ciltten kabarık hale gelmesi, bacaklarda ağrı, bacaklarda özellikle ayak bileği çevresinde şişlik, bacaklarda kaşıntı, özellikle geceleri artan yanma, kramplar bacaklarda huzursuzluk, dolgunluk olarak belirtebiliriz.  Kişide bu şikayetlerin bir veya bir kaçı olması durumunda hemen bir Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanına muayene olması gerekmektedir. Varis tedavisine erken başlanması hem tedavinin daha etkin şekilde tamamlanması, hem de kişinin bacaklarında geri dönüşü olmayan hasarlar meydana gelmeden hastalığın giderilmesi açısından çok önemlidir.” ifadelerini kullandı.

Herhangi bir ilaç kullanarak varisten korunmanın mümkün olmadığının altını çizen Öğretim Üyesi,  ancak varis oluşumu önlemek için şu tavsiyelerde bulundu:

 “Uzun süre ayakta kalmaktan kaçınmak, kalma zorunluluğu var ise düzenli varis çorabı kullanmak alınacak en önemli tedbirdir. Hamilelikte düzenli koruyucu varis çorabı giyilmesi, düzenli yürüyüş yapmak, akşamları yarım saat bacakları yukarı kaldırmak, sıcaktan kaçınmak, bacakları soğuk suyla yıkamak, fazla kilolardan kurtulmak gibi önlemler varis oluşumunu engellemek ve ilerlemesini durdurmakta önemli fayda sağlamaktadır.”

“Hastanemizde “Girişimşel Yöntemler” ve “Cerrahi Yöntemler, Başarıyla Uygulanmakta”

Varisin cerrahi yaklaşımını “Girişimşel Yöntemler” ve “Cerrahi Yöntemler” olarak ikiye ayıran Dr. Öğr. Üyesi Tanrısever, Düzce Üniversitesi Hastanesi’nde her iki yöntemin de başarılı bir şekilde uygulandığını vurguladı.  “Hastalık yoktur, hasta vardır” prensibiyle her hastayı muayene ve dopler ultrason sonuçlarıyla beraber değerlendirdiklerinin altını çizen Tanrısever, uygun tedavi yöntemine göre hastaya yönlendirme yaptıklarını da sözlerine ekledi.

“Cerrahi Yöntemde, Hastalarımız Ameliyat Sonrası Aynı Gün Ayağa Kalkıp Yürüyebilmektedir”

Varis tedavisinde uygulanan cerrahi (Stripping) tedavi yöntemi hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi, “Bu yöntemde kasık ve ayak bileğine yapılan kesilerden yararlanarak yüzeysel toplardamar içinden bir tel ilerletilir ve kaçak yapan bu hasta damar boylu boyunca sıyrılarak çıkartılır. Genişlemiş ve ciltten belirgin hale gelmiş olan yan dallar (pakeler) ayrı ayrı kesilerle temizlenir. Bu işlem genel anestezi ya da belden uyuşturma (spinal anetezi) ile yapılmaktadır ve genellikle hastalarımızın bir gece hastanede yatması gerekmektedir. Hastalarımız ameliyat sonrası aynı gün ayağa kalkıp yürüyebilmektedir. Ancak anesteziye bağlı oluşabilecek sıkıntılar ve kapalı girişimsel yönteme kıyasla daha fazla görülen ağrı yakınmaları nedeniyle hastaların yaklaşık bir hafta boyunca işe gidememeleri, yine bu tekniğin komplikasyonları arasında az da olsa görülen enfeksiyon, hematom (cilt altında kanama), derin damar pıhtılaşması ve yüzeysel sinir hasarına bağlı hissizlik, keçeleşme gibi yüzeysel his kusurları nedeniyle zorunlu olmadıkça uygulanmamaktadır. Ancak kimi hastalarda varis tedavisinin bu yöntemle yapılmasının tek seçenek olduğu durumlarda bu yöntemle de başarılı bir şekilde tedavi gerçekleştirilmektedir.” dedi.

“Lazerle Tedavi İle Normal Hayata Daha Hızlı Dönüş Sağlanmakta”

2000‘li yıllardan itibaren ön plana çıkan Endovenöz ablasyon (Lazer, Radyofrekans) teknikleri ile ilgili de bilgiler paylaşan Dr. Öğretim Üyesi Tanrısever,  hastaların genel veya spinal anesteziye ihtiyaç duymadan, daha hızlı bir iyileşme süreci ile hızlı bir normal hayata dönüş sağlamasından dolayı daha çok tercih edildiğini belirtti.   Bu yöntemin, kaçak yapan damarın ameliyatla yolunarak dışarı alınması yerine, damar içinden anjio gibi girilerek lazer veya radyofrekans  enerjisi ile hasarlı damarın içeriden kapatılması esasına dayandığını aktaran Dr. Öğr. Üyesi Tanrısever,  “Lazerle kapatılan damardan artık kaçak oluşmaz; kapatılan bu damar da vücut tarafından zamanla yok edilir. Kaçak yapan toplardamar yakılarak kapatıldığında basınç azalacağı için gözle görülen varisler de küçülerek kaybolur.” dedi.

“İşlem Sonrası Hasta Memnuniyeti Çok Yüksektir”

Endovenöz ablasyonun avantajlarını da sıralayan Öğretim Üyesi,  “Girişim 30 dakikadan az sürer ve semptomlar da anında iyileşme gözlenir.  Günlük aktivitelere hemen dönüş mümkündür. İşlem sonrası arabanızı kendiniz kullanarak evinize dönebilirsiniz. Bacaklarınızda çok az bir ağrı ve morarma olabilir ancak 10 gün içinde morarmalar da geçer. Cerrahi yara izi ya da dikiş olmaz. Çünkü cilde açılan kesi çok küçüktür. Kozmetik açıdan çok avantajlıdır.  İşlem sonrası hasta memnuniyeti çok yüksektir. “şeklinde konuştu.

“En Modern, En Çağdaş ve En Hızlı Tedavi Protokollerini Başarılı Bir Şekilde Sunmaktayız” 

Düzce Üniversitesi Hastanesi’nde varis hastalıklarına yaklaşım, tanı ve tedavi yöntemleri aşamasında hiçbir eksikliklerinin bulunmadığının altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Tanrısever, açıklamasını, “Son nesil ultrasonografi cihazları ve endovenöz ablasyon sistemleri ile hastalarımıza en modern, en çağdaş ve en hızlı tedavi protokollerini başarılı bir şekilde sunmaktayız.  Varis ağrıları ile yaşamaya mahkum değilsiniz.” diyerek sonlandırdı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir