Er; Fındık, 35 TL’nin altına düşmemelidir

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İyi Parti Fındık Komisyon üyesi Düzce İl Başkanı Yunus Özay Er, fındık sezonunun yaklaşmasıyla birlikte, sektörün sorunlarını, kısa ve uzun vadede çözüm önerilerini TBMM’de yaptığı basın açıklamasıyla kamuoyuyla paylaştı.

Er yaptığı açıklamada, “Fındık, ülkemizin en önemli geleneksel ihraç ürünüdür. Sürekli olarak da dile getirdiğimiz üzere, Türkiye için fındık ister üretildiği hektar alan bakımından olsun, isterse yapılan ihracat bakımından olsun milli ve stratejik bir üründür. Bu nedenle, hükümet fındık konusunda ulusal bir politika izlenmelidir. İzlenecek politika kalıcı olmalı, İktidarlara, Bakanlara bürokratlara ve kişilere göre değişmemelidir.
Öncelikle fındık fiyatı, uluslararası firmalar tarafından değil, üretici ve devlet tarafından belirlemelidir. Fiyatı direkt olarak etkilediği için bakanlık tarafından rekolte tahmini çabuk ve güvenilir bir şekilde vaktinde yapılmalıdır.
Yıllardır uygulanan yanlış politikalar sonucu özellikle alan bazlı destekler ve yüksek girdiler üreticiyi bahçeden uzaklaştırmaya başlamıştır. Gübre başta olmak üzere, bakım ve hasat masraflarından oluşan her türlü girdide yüksek artışlar meydana gelmiştir. 120 TL olan işçilik ücretinin bile en az 150-160 TL olacağı konuşulmaktadır. 2015-2021 yılları arasında ilaçta 6 kattan, gübrede 2 kattan mazotta ise 1,5 kattan fazla artış yaşanmıştır. Enflasyon artışı, döviz kuru değişiklikleri göz önüne alındığında fındık üreticisi giderek fakirleşmekte ve ürününden beklediği kazancı bir türlü elde edememektedir” dedi.

Fındık konusunda kısa ve uzun vadede çeşitli tedbirler almak gerektiğini belirten Er kısa vadede yapılacakları şöyle açıkladı, “ Her şeyden önce hükümetin açıklayacağı fındık fiyatı; artan girdiler, özellikle gıda enflasyonu, döviz kuru değişimi göz önünde bulundurularak açıklanmalı ve 35 TL’nin altına düşmemelidir. Alım fiyatının yanında üreticiye en az 5 TL refah payı verilmelidir. Fiskobirlik rehabilite edilmeli, üzerindeki siyasi baskılara son verilmelidir. Fiskobirlik desteklenmeli ve alım yapması sağlanmalıdır. Fındık alım fiyatı olabildiğince erken açıklanmalı ve üreticinin ürün bedeli geciktirilmeden peşin olarak ödenmelidir.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) alım kotasını kaldırmalıdır. Fındık alımı Fiskobirlik yerine Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) üzerinden yapılacaksa TMO satın aldığı değer üzerinde gerekli masraf ve karını koyarak daha alıma başlamadan önce piyasaya satacağı fiyatı da belirlemeli ve ilan etmelidir. Böylece, art niyetli ve fırsatçı piyasa spekülatörlerinin TMO depolarındaki fındığı ucuz fiyata kapatmalarının önüne geçilmelidir. TMO’nun toplam depo kapasitesi 150.000 ton civarındadır. Mevcut rekolte göz önüne alındığında, sezon için çok önceden hazırlık yapılmalı ve depo önlerinde geçen yıl yaşanan sorunların yaşanmasına izin verilmemelidir.
Üretim yapılan illerde, fındığa dayalı gıda sanayisi teşvik edilmelidir. Fındık sanayiine dayalı üretim ve üretim makinaları teşvik edilmelidir.
Çiftçiye yapılan alan bazlı destek, gübre ve mazot destekleri artan maliyetler karşısında yetersiz kalmıştır. Üretici 2020 yılı desteğini 2021 Nisan ve Mayıs aylarında almıştır. 2021 desteklerini ise 2022 de alacağı ve mağduriyet yasayacağı aşikârdır. Ayrıca Kur ve enflasyon artışı dikkate alınarak 4 yıldır dönüm başına 170 TL olarak ödenen alan bazlı destekler 250 TL’ye çıkarılmalıdır. Maliyetlerin düşürülmesi için mazot ve gübre fiyatları desteklenmelidir.
Her üreticinin Çiftçi Kayıt Belgesi (ÇKS) mevcut değildir. Bu nedenle, ÇKS Belgesi olmayan üretici de Toprak Mahsulleri Ofisi’ne isterse fındık verebilmeli ve devlet desteklerinden yararlandırılmalıdır.
Üreticiye hastalık ve zararlılarla mücadele, bitki besleme ve budama gibi konularda İlçe Tarım ve Ziraat Odaları tarafından yeterli destek sağlanmalıdır. Fındıkta alan toplulaştırma ve makinalı fındık tarımı devletin olmazsa olmaz önceliği olmalıdır”.
Uzun vadede fındık fiyatının dolar kuruna endekslenmesi gerektiğini belirten Er, “ Fındık büyük oranda ihraç ürünüdür. Dolayısıyla uluslararası piyasada döviz bazında alınıp satılmaktadır. Gerek üreticilerin ekonomik manada önlerini görebilmeleri, gerekse de ticari belirsizliğin önüne geçmek ve her sene fiyat spekülasyonunu önleme bakımından fındık fiyatı dolar kuruna endeksli hale getirilmelidir.
Lisanslı depoculuk tabana yayılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır. Lisanslı depoculuk ve bu vesile ile fındığın türev piyasalarda ekonomik olarak değer bulması adına çok önemli bir adım olacaktır. Üreticiye, bu sistem vesilesi ile teslim ettiği urun karşılığı bir ‘kıymetli evrak’ verilmeli, ve bu evrakın ticari piyasalarda kullanımının onu açılmalıdır. Ayrıca Lisanslı depoculuk ile arz fazlası fındık garanti fiyat üzerinden teslim alınacak ve teslim ettiği ürüne karşılık üreticinin tahvil veya çek türünde bir güvencesi olacaktır. Bu konuda Ticaret Bakanlığı’nın, Lisanslı Depoculuk Yönetmeliği yayımlanmıştır.. Ancak bu yönetmelikte küçük üreticiyi korumaya yönelik bir düzenleme olduğunu söylemek mümkün değildir.
Üreticiyi mağdur etmeyecek alım fiyatları hasat öncesi hükümet tarafından biran önce açıklanmalıdır.
Bu vesile ile Fındık sezonunun üreticilerimiz ve ülkemiz açısından bol ve bereketli bir sezon olmasını diliyor, yeni sezonun üreticimize ve memleketimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz” dedi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir