Oruç Tutarken Mutlaka Sahura Kalkın!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı ve Gastroenteroloji Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Salih Tokmak, Ramazan ayında mide ve bağırsak sağlığını koruma yolları ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.

Ramazan’da uzun süreli açlığa bağlı artan mide asidinin etkisiyle, midede yanma, ağza acı su gelmesi şeklinde hissedilen reflü ve hali hazırda sindirim sorunları olanlarda karın ağrısının en sık karşılaşılan rahatsızlıklar olduğu bilgisini paylaşan Dr. Öğr. Üyesi Salih Tokmak,  uzun süreli açlığa bağlı bağırsak hareketlerinde azalma, gaz şişkinliği, geğirme ve kabızlığın da oldukça sık görüldüğünü sözlerine ekledi.

Özellikle iftar ve sahurda yanlış gıda tercihinde bulunanlar, iftarda yemeklerini iyi çiğnemeden hızlı tüketenler, sigara içenler, mevcut kronik hastalıklarına rağmen oruç tutan ve çoklu ilaç kullanan hastaların mide şikayetleri geçirmeye aday olduğunu belirten Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi,  iftar ve sahurda tercih edilen yanlış gıdaların midede bazı problemlere yol açabileceğine vurgu yaparak şunları kaydetti: “Yüksek karbonhidrat içeren, hamur işi ve tatlı türü besinlerin tüketilmesi, karında şişlik ve kabızlık şikayetlerinde artışa, bağırsaklarda kramp tarzında ağrılara ve midede yanma ile reflü şikayetlerinin ortaya çıkmasına veya şiddetlenmesine sebep olur.”

“Mide Veya On İki Parmak Barsağı Ülseri Olan Hastaların Oruç Tutması Önerilmez”

Gastrit, ülser ve reflü şikayetleri olan hastaların şikayetlerinde Ramazan ayında belirgin artış olacağını unutmamaları gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Tokmak, “Özellikle ülser saptanan hastaların oruç tutması, ülserde büyüme, kanama ve hatta delinme gibi problemlere yol açabilir. Bu yüzden mide veya on iki parmak barsağı ülseri olan hastaların oruç tutması önerilmez. Gastrit ve reflü şikâyeti olan hastaların ise, doktor kontrolü ve takibi altında, uygun diyet kısıtlamaları ve ilaç desteği altında oruç tutması mümkün olabilir.” şeklinde konuştu.

“Sahurda Kızartılmış Besinlerin Tüketiminden Kaçınılmalıdır”

İftar ve sahur sonrası hazımsızlık yaşayanlar için tavsiyelerde bulunan Tokmak, “Sahur öğünü yavaş sindirilen ve besleyici değeri yüksek olan besinlerden oluşmalıdır. Ekmek tercihiniz kepek, tam buğday, çavdar ekmeği olabilir. Beyaz un, şeker gibi çok hızlı sindirilen besinlerden kaçınılmalıdır. Poğaça, börek ya da tatlı türevlerinin tüketiminden kaçınılmalıdır. Kızartılmış besinler gün boyu mide bulantısı yaşamanıza neden olabilir. Bu nedenle sahurda kızartılmış besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Yüksek tuz içeren besinler gün içerisinde susamayı arttırmaktadır. Ekstra tuz tüketiminden kaçınılmalı; salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri tüketilmemelidir.” dedi.

“15-20 Dakikalık Bir Mola Sonrası Öğüne Devam Edilebilir”

Uzun bir açlık sonrası iftar öğününde hızlı bir başlangıç yapılmamasının yemek sonrası hazımsızlık yaşanmaması açısından önemli olduğunu vurgulayan Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi, “Hurma; karbonhidrat, posa, potasyum ve magnezyumdan zengin orucunuzu açmak için iyi bir seçenektir. Yoğun öğün tüketimi öncesi 1 kâse çorba yanında bir miktar ekmek ile başlangıç yapılabilir. 15-20 dakikalık bir mola sonrası öğüne devam edilebilir.  İftar öğününde ızgara/fırında et, tavuk, balık, yoğurt, cacık veya ayran, zeytinyağlı sebze yemekleri, salata ve tam tahıllı ekmeklerden oluşan bir öğün tercih edilebilir.” diye konuştu.

“Yapacağınız Hafif Egzersizler Sindirim Sisteminizin Sağlıklı Çalışmasına Katkı Sağlar”

İftardan 1 saat sonra hafif yürüyüşler ile enerji alımı dengesinin korunabileceğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Tokmak, “Yapacağınız hafif egzersizler sindirim sisteminizin sağlıklı çalışmasına katkı sağlar. İftardan hemen sonra tatlı tüketimi önerilmemektedir fakat sütlü bir tatlı ile 1-2 saat sonra ara öğün yapılabilir. Şerbetli tatlılar, şekerli ve asitli içeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Kafeinli içeceklerin tüketimi örneğin çay, kahve ve diğer kafeinli içecekler sınırlanmalıdır. Çünkü bu tür içecekler idrar atılımını artırıcı etkiye sahiptir, yaz ayları boyunca oruç sırasında vücuttan sıvı kaybına yol açmaktadır. İftar ve sahur arasında meyve, 1-2 top dondurma, sütlü tatlı ve süt ürünleri ile ara öğünler yapılabilir.”

“Oruç Tutarken Mutlaka Sahura Kalkılması Gerekir”

Ramazanda mide problemlerinin önüne geçmek için mutlaka sahura kalkılması gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Tokmak, “Sahura kalkılmadan oruç tutulması, mide ve bağırsak şikâyetlerinde artışa yol açacaktır. Azalan öğün sayısını az ve sık yiyerek sahur ve iftar dahil 1-2 ara öğünle en az 4’e çıkarmak gereklidir. Çok yağlı ve çok tuzlu yemeklerden ve aşırı tatlı besinlerden kaçınmak gerekir.   Bunların yerine hazmı kolay, mide ve bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen lifli ve selüloz içeren sebze, meyve ve kepekli ekmek tercih edilmesi önerilir.  Protein içeriği yüksek olan besinler midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirdikleri için sahurda tüketilmeleri daha uygundur. Yumurta, süt, yoğurt, peynir, kuru baklagiller tercih edilebilir.  Sahurda zeytin, peynir, esmer ekmek, çiğ sebzeler, süt veya yoğurt, meyve veya taze sıkılmış meyve suları, reçel ve komposto türü gıdalar veya kuru baklagil çorbaları, etli veya etsiz sebze yemeği, yoğurt, esmer ekmek ve meyveden oluşan posa içeriği yüksek bir öğün tüketilebilir, gün içinde su kaybının önlenmesi için özellikle sahurda sıvı alımına önem verilmelidir.” diyerek açıklamalarına devam etti.

“İftar İle Sahur Arasında 2 Litre (10 Su Bardağı) Su İçmek Doğru Bir Davranıştır”  

Sahurdan iftara kadar uzun süreli açlık ve özellikle sıvı tüketiminin olmamasının önemli sağlık sorunlarına neden olabileceğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Salih Tokmak,   “İftar ile sahur arasında 2 litre (10 su bardağı) su içmek doğru bir davranıştır.   Yavaş sindirilen, mide ve bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen lifli ve kana geçiş hızı düşük olan esmer tahıl ürünleri, sebzeler, kuru baklagiller, salata gibi gıdaların tercih edilmesi,  iftar sonrası yaşanabilecek rahatsızlıkları engeller. İftar yemeği yavaş yavaş ve küçük porsiyonlar halinde yenmelidir. Azar azar, iyi çiğneyerek ve sık aralıklarla besin tüketilmelidir. Çorba ve kahvaltılık ürünler ve salata ile oruç açıldıktan 1-2 saat sonra ana öğün tüketmek hem metabolizmayı çalıştırmak, hem de boş mideye birden yemek yemenin yol açabileceği sağlık sorunlarını engellemek adına önemlidir.” şeklinde açıklamasını tamamladı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir