En Sağlıklısı Sürdürülebilir İdeal Kilo

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Mart ayı konferans serisinin sonuncusunda beslenmede trend yaklaşımlar ele alındı.

Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlikte Aile Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zerrin Gamsızkan, “Aralıklı mı Beslenelim, Acıkmadan mı Yiyelim? Beslenmede Trend Yaklaşımlar” başlıklı sunum gerçekleştirdi.

Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Bora Büken, Öğretim Üyeleri, İdari personeller ve öğrencilerin katılım gösterdiği konferansta; Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zerrin Gamsızkan, beslenmenin canlılar için önemi, insanın beslenme serüveni, kilo kontrol modelleri, insan vücudu üzerindeki etkileri ve sürdürebilir kilo kontrolü ile ilgili bilgiler verdi.

Günümüzdeki beslenme anlayışının geçmişteki deneyimlerin bir birikimi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gamsızkan, toplumun damak zevkine, iklimine, kültürel yapısına, coğrafyaya göre beslenme kültürünün geliştiğini dile getirdi.

Sık sık azar azar beslenmenin uzun yıllardır uygulanan kilo verme yöntemlerinden biri olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Gamsızkan, bu yöntem ile kilo vermede olumlu sonuçlar aldıklarını sözlerine ekledi.  Sunumunda araştırma sonuçlarına da yer veren Öğretim Üyesi, sık aralıklarla beslenme ve öğün aralarında atıştırmanın yüksek vücut kitle indeksi ve diyabet riski arasında doğrudan ilişkisinin tespit edildiğini belirtti.  Sık ve yoğun diyetlerde yağ hücresi yaşam mücadelesine daha agresif devam ettiğini ifade eden Doç. Dr. Gamsızkan, zayıflama diyeti uygulandıktan sonra “yo-yo sendromu” olarak ifade edilen kaybedilen ağırlığın aynını veya daha fazlasının alınma durumu ile karşı karşıya kalındığını dile getirdi.

Son günlerde popüler olan aralıklı beslenmenin ise geleneksel kalori kısıtlama yöntemlerine kıyasla daha az kısıtlayıcı olması nedeniyle cazip görüldüğünü dile getiren Doç. Dr. Gamsızkan, “ Yapılan çalışmalarda da sürekli enerji kısıtlaması öngören diyetler halsizlik ve isteksizlik hissettirirken, aralıklı beslenmede enerjinin daha yüksek olduğu görülmüştür. Aralıklı programlarda gerginlik, öfke, kafa karışıklığı ve duygu-durum bozukluğunda anlamlı düşüşler ve dinçlikte iyileşmeler gözükmekte” diye konuştu.

“Diyabet Gelişimini Azalttığı Yönünde Çalışmalar Mevcut”

Aralıklı beslenmede en çok yapılan yanlışlara da değinen Doç. Dr. Gamsızkan, “Aralıklı beslenme modelinde yeme zamanında aşırı sağlıksız besin tüketimi davranışı görülebilmekte. Yine çok fazla çay ve kahve tüketimi demir, mineral eksikliği gibi diğer sağlık sorunlarına yol açabilir. ‘Ben Daha fazla aç kalabilirim düşüncesi’ de sık karşılaştığımız yanlışlardır.” dedi.

Uzun süreli açlık durumunun vücuttaki metabolik etkilerine dikkat çeken Öğretim Üyesi, “İlk 4 saatten sonra kan glukozu, 12 saate ulaşınca açlık insülin seviyesi düşer. Belli bir yerden sonra insülinin uyarılması denge durumu gelir. 18 saatlik açlık penceresindeki 6-8 saat boyunca ketonlar artmış olur.  Aç kaldığınız dönemde kilo verme amacınız varsa yağ yakımı da gerçekleşiyor.  Karaciğerde glikojen rezervleri tüketiliyor. İç organ yağlanması, kan lipitlerini düşürdüğü gibi pek çok çalışma sonuçları bulunmaktadır. Yine uygun zaman aralığında aralıklı oruç tutmak kişinin sirkadiyen ritmi ile senkronize olabildiği ve böylece kalp sağlığı iyileştirdiği, yine kardiyovasküler sistem üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteren çalışmalar var. Buna ek olarak diyabet gelişimini azalttığı yönünde çalışmalar mevcut. “ diye konuştu.

“Obezite; Dengeli, Sağlıklı, Motivasyonel Beslenme ve Yeterli Fiziksel Aktivite İle Engellenir”

Diyette kişiye özel yaklaşımın önemine vurgu yapan Doç. Dr. Gamsızkan, olası tüm alternatiflerin değerlendirilmesi gerektiğinin üzerinde durdu. “Tedavi, sadece yaygın olarak kullanılanlar değil, aynı zamanda hastaya en uygun olanıdır.” diyen Öğretim Üyesi,  “Şu anda aralıklı beslenme popülerlik kazanmış olabilir; yarın daha orijinal bir yöntem de çıkabilir.  Yaptığımız bir uygulamanın ne kadar işlevsel, ne kadar yapılabilir olduğu önemli. Bu nedenle sürdürebilir kilo kontrolü tavsiye ediliyor.  Obezite ile mücadele, aşırı diyetlere başvurmak yerine; dengeli, sağlıklı, motivasyonel beslenme ve yeterli fiziksel aktivite ile sağlanır.” dedi.

Tedavi önerilerinin bireyselleştirilmesi ve eşlik eden hastalıklara göre uyarlanması gerektiğini söyleyen Öğretim Üyesi; kilo almayı önleme, kilo verdirme ve sürdürülebilir tedavi düzeyinde multidisipliner yaklaşımın önemine vurgu yaptı.   Doç. Dr. Gamsızkan; Hastanemiz bünyesinde de hizmet veren Obezite polikliniği ve Obezite merkezlerinin bireylere dengeli beslenme ve fiziksel aktivite alışkanlıklarının kazandırılması noktasında yol gösterici olduğunu belirterek sunumunu tamamladı.

Konferans, katılımcıların sorularının yanıtlanması ve plaket takdimi ile sona erdi.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir