Düzce Son Haber Gazetesi imtiyaz sahibi Tezcan Solmaz, basın camiasının duygularına tercüman oldu.
Solmaz, “Bir gram faydasızlar ve basın” başlıklı yazısında Düzce’de ayakta kalmaya çalışan basın camiasını eleştirenleri topa tuttu. Ders verir niteliğindeki yazıda şu ifadelere yer verdi;
“Bir gram faydasızlar ve basın”
Düzce’de basın kurum ve kuruluşlarına 1 gram faydası olmayanlar, 10 ton yorum yapıyor. Hem de öyle yorumlar yapıyorlar ki sanırsın bütün gazeteler ve televizyonlar onların.
Benim her zaman bir sözüm var.
‘Bizim evimizin önünde para ağacımız yok. Her gün 200 lira koparıp dışarı çıkmıyoruz. Bizim düzenli maaşımız da yok. Bizler reklam gelirleri ile ayakta durmaya çalışıyoruz.”
Kimi basın kuruluşu ise resmi ilan alacak şartları yerine getirdiği için resmi ilan alabiliyor.
Ama nasıl alıyor?!!! Bakın burada hem soru işareti hem ünlem işareti koydum. Aslında çok manidar bir durum.
Anlatayım mı?
Basın İlan Kurumu, resmi ilan alan basın kuruluşlarına belli şartlar getiriyor.
Diyor ki..
Gazete ve internet sitesinde 8 tane adam çalıştıracaksın… Bunlar gazetecilik mezunu olacak yada geçmişte basında görev yapmış ve basın üzerinden sigortası ödenmiş olacak.
Yetiyor mu? Hayır!!!
Diyor ki günde sitene en az 10 bin kişi tekil giriş yapacak. Bunu da biz ölçeceğiz, biçeceğiz ve karar vereceğiz.
Yeter mi? Yetmez.
Gazete basıyorsan Düzce’de matbaan olacak.
Yeter mi?
Basılı gazetenin bilmem kaç abonesi olacak, bilmem kaç kişiye satılacak.
Yeter mi? Yetmez!!!
Daha bir sürü eziyet niteliğinde şart ve koşul.
Sonunda diyecek ki sen bu şartları yerine getiriyorsun ama ben senden aldığın ilanın yüzde bilmem kaçını keserim ve kendime aktarırım.
Şimdi bende soruyorum!!!
A fabrikasında en az 500 işçi var. Her bir işçi yerel gazetelerden birisine abone olsa her gazete 500 gazete satmış olacak. Yani ilan alma şartlarını yerine getirdiği gibi aboneden para da kazanacak.
Bırak kardeşim yerel gazeteye aylık 10-20 lira abonelik parası vermeye bütçeniz yok diyelim.
500 işçi bir internet sitesini günde 1 kez tıklasa haberlere girse ve okusa 10 fabrikada 5 bin kişi eder. Bunlar haberlerin içinde kalsa ve dediğim gibi okusa okuma süreleri şartı da yerine geldiği gibi okuyucu sayısı şartı da yerine gelir.
Sonra o fabrikada işçi eyleme çıktığı, grev yaptığı zaman yerel basını çağırmaya yüzü olur.
Şimdi basın kuruluşları ne yapıyor?
Mecburen okunma ve sitede kalma sürelerini yerine getirmek için Düzce dışından kazaları, belaları, diğer haberleri ilginç başlıklarla okurlara sunuyor. Siz tıklıyorsunuz. Düzce sanıyorsunuz, ama başka vilayet çıkıyor. Sonra adam kızıyor.
Oraya başka bir başlık atsa tıklamadan geçeceksin.
Yerel gazete şartları yerine getiremeyecek.
İlanı kesilecek.
Ölüp gidecek.
İlan almayan gazeteler, internet siteleri ne olacak?
Onları da takip ediyorsunuz.
Sizin hedefiniz yerel basını yaşatmak mı? Öldürüp bitirmek mi?
Basına bir gram faydası olmayanlar 10 tonluk güçle baskı yapmaya çalışıyorlar.
Bırakın okunma sayısını, aldığı paraları en az 8 kişiyi istihdam ediyorlar. Zaten aldıkları ilanları da bu kişilerin maaşları, sigortalarına ödüyorlar.
Boş yapmayın. Boş yorumlar yapmayın.
Dedim ya bizim evin önünde para ağacı yok. Bir şekilde gazetelerimizi, internet sitelerimizi yaşatmaya çalışıyoruz.
Kimse bize kağıdı, internet, elektrik, sigorta, vergi gibi harcamaları bedavaya vermiyor.
Basına laf atana kadar yiyorsa girin bir markete alın alacaklarınızı para ödemeden çıkmaya çalışın. Hırsız diye adınız çıkar.
Kalın sağlıcakla
Kaynak: duzcesonhaber.com