Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Sağlık Bakanlığı Düzce İl Sağlık Müdürlüğü ve Türk Toraks Derneği Batı Karadeniz Şubesi iş birliğiyle Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası dolayısıyla “Veremle Savaş, Hayatı Yakala” adlı konferans düzenlendi.
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlikte; Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Özlem Ataoğlu, “Verem Hastalığı” başlığı altında sunum yaparken, Düzce Verem Savaş Dispanseri, Düzce Tüberküloz İl Koordinatörü Uzm. Dr. Esra Toktay Oruç ise, “Düzce’deki Verem Durumu” adlı sunumu ile katılımcıları bilgilendirdi.
“Dünyada Yaklaşık 2 Milyar İnsan Verem”
Konferansın ilk sunumunu yapan Dr. Öğr. Üyesi Özlem Ataoğlu, dünya nüfusunun dörtte birinin (yaklaşık 2 milyar insanın) verem basili ile enfekte olduğunu ifade ederek, verem basili ile enfekte olanların %5-10’unun yaşamlarının bir dönemlerinde verem hastası olma ihtimallerinin olduğunu söyledi.
Türkiye’de 2022 yılında verem hastası sayısının 9 bin 851 olduğunun bilgisini veren Ataoğlu, bunların içerisinde akciğer tüberkülozu sayısının 6 bin 188, akciğer dışı tüberküloz sayısının ise 3 bin 663 olduğunu ifade etti.
Veremin bulaşıcı bir hastalık olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Özlem Ataoğlu, “Verem, tedavi görmemiş veya düzenli tedavi görmeyen hastaların; aksırma, öksürme ve konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların solunum yoluyla alınması ile bulaşır. Konuşma ile 0-210, öksürme ile 0-3 bin 500 ve hapşırma ile 4 bin 500- 1 milyon damlacık çıkarılır. Bu damlacıklara maruz kalan kişiler de verem bulaşma riski ile karşı karşıya kalır. Hastaların öksürme ve hapşırma sırasında ağızlarını mendille kapatmaları gerekir.” dedi.
Solunum yoluyla alınan verem mikrobunun verem enfeksiyonuna yol açtığını belirten Ataoğlu, “Bu bir hastalık durumu değildir. Vücutta verem basilinin sessiz durduğu ve adeta hapsedildiği bir durumdur. Enfekte olan kişilerin; %5’i ilk 1-2 yıl içinde aktif verem hastası olur. %5’inde 2. yılından sonra herhangi bir zamanda vücut direncinin düştüğü durumlarda vücutta beklenmekte olan verem mikrobu çoğalarak verem hastalığına yol açar. Yaklaşık %90’nında ise verem hastalığı gelişmez. Verem mikrobu vücutta sesiz olarak kalır.” ifadelerini kullandı.
Kimler Risk Altında?
Tüberküloz enfeksiyonunun tüberküloz hastalığına dönüşmesini kolaylaştıran durumları; “5 yaş altındaki çocuklar, HIV enfeksiyonu olan kişiler, bağışıklığı baskılayan tedavi alan kişiler, silikoz, şeker hastalığı, kronik böbrek yetmezliği, lösemi, lenfoma ya da baş-boyun kanserleri, akciğer kanseri olanlar, sigara içenler, ilaç bağımlılığı olanlar ya da alkol kullananlar…” şeklinde sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Özlem Ataoğlu, verem hastalığının %60-70’inin akciğerlerde, %30-40’ının ise diğer organlarda görüldüğünü söyledi.
Belirtileri Nelerdir?
Verem hastalığının belirtilerini; 2-3 haftadan uzun süren öksürük, ateş, gece terlemesi, iştahsızlık, kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik, balgam çıkarma, kan tükürme, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı olduğunu paylaşan Ataoğlu, verem hastalığında erken tanının çok önemli olduğunu, 2-3 hafta veya daha uzun süreli öksürük şikayeti olan herkesin en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları gerektiğinin altını çizdi.
Sağlık Bakanlığı Destekliyor
Verem hastalığının tedavi edilebilir olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Özlem Ataoğlu, Türkiye’de verem ilaçlarının Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak verildiğini sözlerine ekledi.
Hasta yakınlarının, özellikle de aynı evde birlikte yaşayanların mutlaka Verem Savaşı Dispanserlerine başvurarak muayene olmalarını söyleyen Ataoğlu, hasta yakınlarının taramalarının dispanserlerde ücretsiz olarak yapıldığını, temaslı muayenesi sonucunda hasta olduğu tespit edilenlerin tedavi edildiğini, hasta olmayan fakat verem olma riski taşıyan kişilere ise koruyucu tedavi verildiğini dile getirdi.
Verem Hastalığından Korunma Yolları
Verem hastalığından korunmanın en etkili yolunun erken teşhis olduğuna dikkat çeken Ataoğlu, “Verem aşısı (BCG) çocukları verem hastalığından korur. Ülkemizde doğumdan sonra 2. ayını dolduran bebeklere yapılmaktadır. Mikrop çıkaran hasta ile aynı evdekiler, özellikle çocuklar için koruyucu tedavi verilir. Koruyucu tedavide tek ilaç (İzoniyazid) kullanılır. Koruyucu tedavi süresi genellikle 6 aydır.” dedi.
Tüberküloz hastalarının bulunduğu ortamları havalandırmanın, bu ortamlara temiz hava sağlamanın; havadaki bulaştırıcı damlacıkları seyreltiğini, bulaşma olasılığını azalttığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Özlem Ataoğlu, odanın güneş görmesinin önemli olduğunu, güneşin ortamdaki basilleri öldürdüğünü, hastaların en azından balgamından mikrop çıkarmayana kadar ayrı bir odada kalmasının uygun olduğunu vurguladı.
“Düzce’deki Verem Durumu”
Sunumunu yapmak için kürsüye davet edilen Düzce Verem Savaş Dispanseri, Düzce Tüberküloz İl Koordinatörü Uzm. Dr. Esra Toktay Oruç ise, 2023 Ocak-Ekim ayları arasında Düzce’de 7 bin 80 muayene yapıldığını bunlardan 62’sinin tedaviye alındığını belirtti.
Düzce’de güncel olarak aktif tedavi hasta sayısının 39 olduğunu dile getiren Dr. Esra Toktay Oruç, hastaların tedavisi için yoğun caba harcadıklarının altını çizdi.
Verimli geçen konferansta Düzce İl Sağlık Müdürlüğü’nden; Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Uzm. Dr. Meryem Kardaş, Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü Sorumlu Hekimi Uzm. Dr. Fatma Beyza Güleryüz, Sigara Bırakma Polikliniği Hekimi Uzm. Dr. Emine Aras, Toplum Sağlığı Merkezi Hekimi Dr. Derya Bozkurt, Düzce Verem Savaş Dispanseri Hekimleri Dr. Gülsena Demir, Dr. Yaren Aydın, Sevinç Çakır ve Türkan Sinar, Halk Sağlığı Başkanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Birim Sorumlusu Uzm. Dr. Meltem Pınar Karabel, Bulaşıcı Hastalıklar Birimi’nden Hemşire Elif Reis ve Paramedik Nurselin Engin de yer aldı.