Düzce Üniversitesi Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi ve Eğitim Fakültesi iş birliği ile düzenlenen ‘‘Sınav Kaygısı ve Başa Çıkma Yolları” başlıklı etkinlik, çevrim içi olarak gerçekleştirildi.
Düzce Üniversitesi Kariyer Geliştirme ve Mezun İzleme Uygulama Araştırma Merkezi’nden Ayşe Yağız’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen programda; Düzce Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Sapancı, katılımcılara sınav kaygısından ve bu kaygı ile nasıl başa çıkılacağı konularından bahsetti.
Kaygı diğer bir adıyla anksiyete ya da bunaltının; kişinin kendini tehdit altında hissettiği çeşitli durumlarda ortaya çıkan sıkıntı, endişe ve bunalma duyguları ile birlikte bazı nedensel reaksiyonlar sonucunda ortaya çıktığını aktaran Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Sapancı, kaygının biyolojik, psikolojik ve sosyal nedenlerden dolayı oluştuğunu ve kişiden kişiye farklılık gösterdiğini vurguladı.
Her insanın bebeklikten yaşlılık dönemine kadar zaman zaman duygu durumunun bozulduğunu, bu durumun hayatı zorlaştıran ve bireye, hem içsel hem de sosyal zarar veren bir süreç olduğunu söyleyen Sapancı, öncelikle kaygı ile başa çıkabilmek için neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmemiz gerektiğini ve yaşanılan duygunun adının konulmasının önemli olduğunu aktardı.
Yapılan araştırmalarda kaygının genelde erken yaşta yaşanan travmatik olaylarla meydana geldiğini ve bu olayların bireyde stresi tetikleyerek kaygıyı oluşturduğunu ifade eden Düzce Üniversitesi öğretim üyesi, çocukluk döneminde bazı anne babaların tutumlarının, çocuklarından fazla beklenti içerisinde olmalarının ve çevrede bireylerin kendileri için önemli olan kişilerin yaklaşımlarının kaygının oluşmasını tetikleyen durumlar olduğunu sözlerine ekledi.
Kaygıyı oluşturan faktörleri; belirsizlik, olumsuz düşünce, kayıp, çelişki, kişilik, genetik yapı, aile, çevre, zaman yönetimi, geçmiş deneyimler başlığı altında paylaşan Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Sapancı, kaygı bozuklukların nasıl anlaşılacağı konusunda fiziksel belirtilerin ve psikolojik belirtilerin neler olduğunu ve bireylerde kaygı belirtisi olarak dile getirilen kaygı belirtisi ifadelere değindi.
Kaygı ile başa çıkma konusunda bireylerin kendini ifade etme biçimini, olayları ve duyguları anlatırken kullandıkları dili, düşüncelerini değiştirmesinin önemine vurgu yapan Sapancı, aynı zamanda kaygı ile başa çıkma konusunda fiziksel aktivitede bulunulmasını, düşüncelerin yazılarak veya kaydedilerek tekrar ele almasını, yakın görülen kişilerle konuşulmasını, zihnin meşgul edilmesini ve sadece şimdiye odaklanılmasını söyledi.
Tedbir almayı ve her duruma karşı hazır olmayı sağlayan kaygının, aslında belli bir dozda olduğu zaman riski haber verdiği için iyi bir yönünün de bulunduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Sapancı, katılımcılardan gelen soruları da yanıtladı.