AK Partili eski Düzce Belediye Başkanı ve MHP 28’inci dönem Düzce Milletvekili Aday Adayı Mehmet Keleş, konuk olduğu ve basın kuruluşları tarafından aynı anda ortak yayınlanan Basın Masası’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Programda yerel yönetimdeki tecrübesinden MHP’den Milletvekili aday adayı olması sürecine kadar, merak edilen birçok soruyu cevaplayan Keleş, “Ben AK Parti ve MHP arasında dava anlamında bir fark görmüyorum. MHP ile bir yola çıktım. Sayın Devlet Bahçeli beni kovmadığı sürece partimi bırakıp başka bir yere gitmem” dedi. Keleş, yenisi yapılmadan maraton tribünlerinin yıkılmasını doğru bulmadığını söyledi.
Düzce tarihinde ilk kez basın kuruluşlarının aynı anda canlı yayın yaptığı ortak yayın gerçekleştirildi. Düzce Gazeteciler Cemiyeti’nden yapılan ortak canlı yayının ilk konuğu MHP Düzce Milletvekili Aday Adayı Mehmet Keleş oldu.
Ortak canlı yayında Oxijen TV Genel Koordinatörü Gazeteci-Yazar Nevzat Cingirt, Öncü TV Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Yazar Sadullah Ünsal, Öncü TV Muhabiri ve yazarı Ahmet Çelik, Yiğit Medya İmtiyaz Sahibi Gazeteci-Yazar Muammer Kızılırmak’ın ilk konuğu MHP Düzce Milletvekili Aday Adayı Mehmet Keleş oldu. Keleş, Düzce ile ilgili projelerini ve milletvekilliği döneminde yapacaklarını anlatırken, kamuoyunun merak ettiği soruları yanıtladı.
“YEREL YÖNETİMLERE 25 YILIMI VERDİM”
Belediyecilik anlamında yerel yönetimlere 25 yılını verdiğinin altını çizen Keleş, “Yerel yönetimlere 25 yılımı verdim. Ciddi bir tecrübe edindim. Ama milletvekilliğinde hizmet anlamında daha büyük imkânlar söz konusu. Milletvekilliğinin Belediye Başkanlığından daha etkisiz bir görev olduğunu düşünmüyorum. Sadece mevcut milletvekilleri bu görevi böyle lanse ettikleri için biz öyle zannediyoruz. Milletvekili yaşananın bir parçasıdır. Siz bir belediye başkanı olarak hizmetlerinizi sınırlı ölçülerde yapabilirsiniz, ama milletvekili olursanız şehrinizin sorunlarını Türkiye gündemine taşıyabilirsiniz meclisten.” diye konuştu.
“İSTİFAMIN ARDINDAN AK PARTİ 5 BELEDİYE KAYBETTİ”
Düzce Belediye Başkanlığı’ndan istifasının ardından AK Parti’nin oy oranın yüzde 41’lere düştüğünü savunan Keleş, “Bu benim için çok ciddi bir sorumluluk ve ayrıca gurur verici bir şey. Ben varken ve yokken ki fark arasında çok ciddi bir fark var. 1. Dönemin sonunda yapılan anketler sonucunda benim oyum yüzde 89’lara yükselmişti, ama başka bir arkadaşımız aday gösterildi ve oylar yüzde 41’lere kadar düştü. Seçim tarihçesine baktığınızda benim aday olmadığım dönemde Düzce’de belediyeler de kaybedildi oylar da düştü. Vatandaşlar dedikoduya bakmıyor, icraata bakıyor. Ben dedikodulara bakmadım, onlarla uğraşmadım işime baktım, işime bakıyorum. Herkesi memnun edemezsin böyle bir beklenti de yok zaten… Ben Düzce’nin Düzceli ’nin genel menfaatlerine bakarak hizmet etmeye çalışıyorum. Hep de öyle oldu.” şeklinde konuştu.
“İKİ PARTİ ARASIN DAVA BAKIMINDAN BİR FARK GÖRMÜYORUM”
“Ben AK Parti ve MHP arasında dava anlamında bir fark görmüyorum” diyen Keleş, “MHP ile bir yola çıktım. Sayın Devlet Bahçeli beni kovmadığı sürece partimi bırakıp başka bir yere gitmem. Hayatım boyunca bunu yapmamışım yine yapmam. Tabi arka planda bana nerelerden, hangi partilerden 1. Sıra garanti edilerek ne teklifler geldiğini kimse bilmediği için böyle düşünüyor olabilirler” diye konuştu.
“DEPREMİN ARDINDAN DÜZCE’Yİ YENİDEN AYAĞA KALDIRDIM”
17 Ağustos ve 12 Kasım Depremlerinin ardından Düzce Belediye Başkanlığı’na göreve gelmesi ile birlikte Düzce’yi yeniden ayağa kaldırdığını söyleyen Keleş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Bunların hepsi bireysel ilişkilerim sayesinde oldu. Dediğim gibi siyasette öz geçmiş çok önemlidir. Mesela ben İBB’de personel daire başkanlığı yaptığım dönemde birlikte çalıştığım yönetici arkadaşlarımdan biri iller bankasına müdür oldu bir başkası uluslararası ticaret danışmanı oldu vs. Hayatım boyunca hep insan biriktirdim. Benim izlediğim bu yol, birçok makama açılmayacak kapıları açtı bana hamdolsun… Para, kaynak ve yatırım için çaldığım hiçbir kapıda boş dönmedim çok şükür. İlk Başkan olduğumda Düzce 99 depremlerinden yeni çıkmış ve şehrin merkezi yürünemeyecek haldeydi. Altyapı üstyapı bitmiş kamu binaları dâhil birçok bina yıkılmıştı. 5 yıl gibi kısa bir sürede o kaynakları buldum, şehri imar ettim, OSB’yi getirdim. Bunlar bakanlık düzeyinde icraatlar aslında baktığınız zaman. Ama ben bunları bireysel ilişkilerim sayesinde yaptım hamdolsun…”
“FETÖ’NÜN MAĞDURLARINDAN BİRİYİM BEN”
Daması ile ilgili soruya yanıt veren Keleş, dünürünün daha önce terör örgütü FETÖ’nün ‘Ergenekon Kumpası’ndan yargılandığını vurguladı. Kendisinin de FETÖ mağduru olduğunu ifade eden Keleş, şu ifadelere yer verdi:
“Damadımı fetöden içeri aldıklarını söylediler ama damadımın babası da FETÖ tarafından Ergenekon davasında yargılandı. Bu nasıl bir tezat? Olaydan 9 ay sonra damadımı serbest bırakan hakim, biz seni FETÖ’den değil polise hakaretten tutukladık deyip serbest bıraktı. Benim FETÖ’cü olma ihtimalim yok, bunu en iyi o dönem yakın çalışma arkadaşlarım bilir. FETÖ’nün en güçlü olduğu dönemde ben onlara usulsüzlükten dolayı ceza kestim. Hem de büyük bir cezaydı. FETÖ’nün mağdurlarından biriyim ben. Beni 2. Dönem Başkan adayı yaptırmak istemeyenler Fetöcüydü Düzce’de! Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da çok iyi biliyor mesela.
“STADIN YIKILMASI HOŞ OLMADI”
Keleş, Kentsel dönüşüm projesi ve 18 Temmuz Düzce Şehir Stadının yıkılması ile ilgili soruya ise şu cevabı verdi:
“Öncelikle yeni stat bitmeden eskisine dokunmazdım. Yenisi bitmedi, eskisi de yıkıldı şu an hem takım hem taraftarlar mağdur oldu. Kentsel dönüşümde iyi bir yol alınmadan iyi planlanmadan o stadın yıkılması hoş olmadı… Sanayide de aynı mağduriyetler yaşanıyor şu an. İletişim ofisi kurulmuş, sanayi esnafı gidip görüşmüyor. Niye? Çünkü kendini güvende hissetmiyor. Yani bir işe başlamadan önce onu her yönüyle, gerçek verilerle planlar işe öyle başlar ne kendimi ne başkasını mağdur etmezdim ben olsam…”