Pandemi Sürecinin Panzehri Dayanıklılık ve Farkındalıktır!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Büşra Öz, hastanemizde hasta kabulüne başladı.

Hastanemiz Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğinde, 0-18 yaş aralığındaki çocuk ve gençlerin gelişimsel dönem özellikleri ve olası ruhsal problemlerini değerlendirecek olan Dr. Öğr. Üyesi Öz, pandemi döneminde çocuklarda görülen ruhsal problemler ile ilgili önemli bilgiler paylaşırken, ebeveynlere de bu süreçte çocuklara yaklaşımları ile ilgili ipuçları verdi.

“Çocuklar, Şüphesiz Süreçten En Çok Etkilenen Yaş Grubu Olmuşlardır”

Pandeminin bedensel etkileri üzerinde durulmasına karşın, psikiyatrik etkilerinin daha geri plana atıldığına dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Öz,  “Çocuklar, pandemi sürecinde eğitim-öğretim faaliyetlerinin uzaktan eğitime geçmesiyle, sokağa çıkma kısıtlamaları sebebiyle ve akranlarından ayrılmalarıyla şüphesiz süreçten en çok etkilenen yaş grubu olmuşlardır.” dedi. Yaşa göre psikiyatrik belirtilerin değişiklik gösterdiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Öz, “Okul öncesi çocuklarda; davranış ve kazanılmış becerilerde gerileme, anne babaya aşırı yapışma ve ayrılamama, uyku sorunları, iştahsızlık, korkular, alt ıslatma, kendine ve çevreye zarar verici davranışlar, yabancılardan aşırı korkma, nedeni bilinmeyen ağrılar, konuşma ve dil problemleri sık görülmektedir.  Okul çocuklarında; huzursuzluk, saldırganlık, aşırı yapışma, kabuslar, belirgin konsantrasyon sorunları, yapması beklenen aktiviteleri yapamama, yaşa ve bilişsel gelişim düzeyine göre daha küçük yaşta çocuk davranışlarının sergilenmesi;   ergenlerde ise döneme özgü birçok duygusal ve fiziksel değişiklik devam etmekte olduğu için, salgın hastalık ve zorunlu olarak evde kalma birçok soruna neden olabilir. Bazı ergenler böyle bir sorun olduğunu tamamen inkar edebilirler ve hayatlarında hiçbir değişiklik yapmayı kabul etmeyebilirler. Uyku ve yeme sorunları, aşırı huzursuzluk, saldırganlık, içe kapanma, üzüntü, yoğun kaygı, fiziksel ağrılar, davranış sorunları, alkol kullanımı gibi riskli davranışlar görülebilmektedir.” ifadelerini kullandı.

“Gerçekçi Olmayan Sözler Verilmemelidir” 

Pandemi döneminde ebeveynlerin çocuklarıyla dürüst, açık ve samimi bir konuşma gerçekleştirmelerinin önemine vurgu yapan Öğretim Üyesi, “Koronavirüsün yeni bir virüs olduğu, yaptığı hastalığın adının COVİD-19 olduğu, doktorların bununla ilgili bilgileri edinmeye devam ettiği, birçok kişinin hastalandığı ama çoğunun durumunun iyi olduğu, her ‘hasta’ olanın bu virüsü taşımadığı ve belirtilerin başka hastalıklarla da ilişkili olabileceği, çocukların nadiren hasta oldukları ve hasta olurlarsa da çok hafif geçirdikleri, ancak yine de hijyene dikkat edilmesinin önemli olduğu belirtilmelidir.  Çocuklar daha çok kendileri ve sevdikleri ile ilgilidir, bu yüzden sevdiklerinin durumu ile ilgili de bilgi verilmelidir.” şeklinde konuştu.  Pandemi döneminde ev dışında çalışmak zorunda kalan anne ve babaların işten eve geldiklerinde, hijyen kuralları nedeniyle çocuklarına sarılmamaları ve onları öpmemeleri gerektiğini söyleyen, bu durumun da çocuklara açıkça anlatılmasını isteyen Dr. Öğr. Üyesi Öz,  “Çocuklara gerçekçi olmayan sözler verilmemelidir. Evde veya okulda güvenli olacakları söylenebilir, ancak etraflarındaki kimsede hastalık olmayacağı gibi bir söz verilmemelidir. Çocuk hastalar birçok kişinin kendilerine yardımcı olduğunu ve kendileriyle ilgilendiğini bilmelidir.” şeklinde konuştu.  

“Okulların Kapatılması Korkutucu Bir Olay Gibi Sunulmamalıdır”

Çocukların televizyon veya sosyal medyadaki abartılı veya korkutucu haber ve yorumlara maruz kalmaktan korunması gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Öz, “Çocuklara sosyal medyada duydukları her şeyin doğru olmadığı söylenmelidir. Okulların kapatılması korkutucu bir olay gibi sunulmamalıdır. Evde olmanın diğer insanlara daha faydalı olacağını çocuklar bilmelidir.” dedi.

“Ebeveynler Aşırıya Kaçmadan Uyarılarda Bulunmalı”

Yaklaşık bir yıldır kapalı olan okulların seyreltilmiş eğitim modeliyle tekrar başladığını anımsatan Öz, öğrencilerin okula dönüş dönemindeki motivasyonu için ailelere büyük iş düştüğünü kaydetti.  Okula dönüş süreci ile ilgili ebeveynlere tavsiyelerini sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Öz, “Öncelikle çocukların uyku düzenleri ve ödev kontrolleri açısından ailelerin normalden daha hassas davranmaları gerekmektedir. Ebeveynler aşırıya kaçmadan uyarılarda bulunarak çocuklara eski rutinlerine dönmelerine yardımcı olmalıdır. Çocukların koronavirüs bulaşma korkuları bu süreçte artabilir.  Okulda koronavirüs bulaşma riskini azaltmak için bir takım önlemler alınmalı. Öncelikle öğrencilerin okul formaları günlük yıkanmalı,  öğrencilerin ortak kullanılan araç gereci mümkünse kullanmaması, gerekliyse dikkatli olması söylenmeli.  Okuldan çıktıktan sonra ertesi gün de okula geleceğinin bilinciyle dikkatli hareket etmesi gerekmektedir. Bu noktada ‘okulda olmak’ kurallara uyum açısından dışarıda da öğrenciye çok daha fazla sorumluluk yükleyecektir.” diye konuştu.

 “Ebeveynin Sakin, Sükûnet İçinde Olması Önemlidir”

Ailelerin, çocuklarının psikolojik sorunlar yaşadığını düşündüğünde onlara karşı daha fazla sabırlı ve şefkatli davranması gerektiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Öz, “Ebeveynler doğal ev yaşantılarını bozmayacak şekilde çocuklarını gözlemlemeli. Rutinler değiştiğinde çocukların uyku düzenleri, yemek/tuvalet alışkanlıkları, korku/kaygı düzeyleri, hareketlilikleri, ebeveynden beklentileri, duygu/davranışları da değişiklik gösterebilir. Bunlar çocuğun daha fazla desteğe ihtiyaç duyduğunun belirtisi olabilmektedir. Aileler çocuklarıyla birlikte keyifli aktiviteler planlamalı. Her zaman duygu ve düşüncelerini konuşmak için kendilerine gelebileceği dile getirilmeli. İletişim içindeyken ebeveynler sakinliğini korumalı, çünkü çocukların bağlanma figürü ebeveynidir ve çocuklar ebeveyni ile birlikte sakinleşir. Bunun için ebeveynin de sakin ve sükûnet içinde olması önemlidir.” şeklinde konuştu.  Farklı aktivitelerin bu süreçte çocuklar için faydalı olacağını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Öz,  “Bu travmatik sürecin panzehri dayanıklılık ve farkındalıktır. Bu hislerin ortaya çıkabileceği etkinlik ve oyunlara yönelmek gerekir. Sanatsal faaliyetler, çocuğun yaşına uygun fiziksel aktiviteler bu hisleri artıracaktır. Sonuçta çocuklarında işlevsellikte bozulma, günlük rutinlerde zorlanma, sinirlilik, uyum problemleri gibi psikiyatrik belirtiler devam edebilir. Bu durumda en yakın zamanda psikolojik destek alınmalı, gerekirse bir çocuk ve ergen psikiyatrisiyle görüşülmelidir.” ifadelerini kullandı.

“Anne ve Baba Model Olmalı”

Çocukları pandeminin ruhsal etkilerinden korumak için ipuçları veren Dr. Öğr. Üyesi Öz, “Sonuç olarak çocukların ve gençlerin pandeminin ruhsal etkilerinden korunması için, bilgilendirme, dürüst ve açık olmalı, bilgi kaynaklarını kontrol etme, günlük rutinlerin oluşturulması, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının devamı, anne ve babanın model olması, sosyal ilişkilerin telefon veya internet aracılığıyla da olsa devamı, duyguları dinleme, anlamlandırma ve destekleme, olası ruhsal bozukluk gelişimine karşı uyanık olunması ve daha önceden var olan sorunlar için tedavilerin devamının sağlanması gerekmektedir.” şeklinde açıklamasını tamamladı.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir